Zeynep Tütüncü Güngör Michael Kuyucu ile Akademik Bakış'a Konuk Oldu

Zeynep Tütüncü Güngör Michael Kuyucu ile Akademik Bakış'a Konuk Oldu

Zeynep Tütüncü Güngör Michael Kuyucu ile Akademik Bakış'a Konuk Oldu

Yazar Zeynep Tütüncü Güngör Akademik Bakış Programında Prof. Dr. Michael Kuyucu’nun konuğu oldu. Zeynep Tütüncü Akademik Bakış’a Zeki Müren’in hayatını anlatan “ Eskimeden Yenilenmeyi Bilen Başarır” adlı kitabını anlattı.  Zeynep Tütüncü programda Michael Kuyucu’ya Zeki Müren ile ilgili yaptığı araştırmayı, sanatçının yaşamı ile dönemin Türkiye’sinin sosyolojik görüntüsü ve Zeki Müren hakkında pek çok bilinmeyeni anlattı.

Zeki Müren Bugün Yaşasaydı Ne Olurdu?

Zeki Müren aslında benim için çok önemli bir sanatçıdır. Türkiye tarihine baktığımız zaman Türkiye’nin en avangart isimlerinden birinin hiç şüphesiz ki Zeki Müren olduğunu düşünüyorum ben. Çünkü 1950li yıllardan 1990lı yıllara kadar zirvede kalmış bir isim ve her zaman sanatıyla icrasıyla önde oldu. Bu kitabı yazmaya karar vermemin sebebi de aslında şuydu günümüzde toplumun malum sanatçıların herhangi bir sözleri bir kıyafetleri ya da tarzları adeta linçe dönüşen eleştirilere maruz kalabiliyor. Acaba Zeki Müren bugün yaşasaydı nasıl olurdu? Bu durumlara karşı nasıl bir bakış açısı olurdu ya da bugün halk tarafından sanatçılara yapılan bu eleştiriler Zeki Müren’e de yapılır mıydı diye her zaman düşünürdüm ve bu düşünce beni bu kitabı yazmaya itti aslında.

 Zeki Müren’in Yaşadığı Dönem Genç Cumhuriyet Yılları

Şu an 21.yüzyıldayız fakat Zeki Müren’in yaşadığı dönemden bahsederken çok genç bir cumhuriyetten bahsediyoruz. Türkiye’nin kültürel yapısının yeni yeni olgunlaşmaya başladığı bir dönemden bahsediyoruz. Bu dönemde halkın sanata ve sanatçıya olan bakış açısı ve günümüzdeki bakış açısı açıkçası beni biraz etkiledi diyebilirim. Kitabı açar açmaz ilk sayfasından son sayfasına kadar Zeki Müren’in hayatı içinde bir yolculuğa çıkıyoruz. Zeki Müren’in doğumundan başlayıp aynı zamanda o günün Türkiye’sinden, o tarihin Türkiye’sinden, Türkiye’nin kültüründen siyasi ortamından insanların yaşam koşullarında birçok şeyden bahsettiğimiz bir eser bu.  Zeki Müren’in çocukluğuyla başlayan yolculuğumuz onun ilk gençliği okul hayatı lise yılları sonrasında üniversite dönemi ve ilk olarak radyo programlarıyla başlayan sanat kimliğini araştırdığım bir eser oldu. Doğumundan ölümüne kadar yaşadığı birçok ayrıntıyı kitabın içerisinde bulabiliyoruz.

Çocukluğu Beni Çok Etkiledi

Zeki Müren’in çocukluğu beni çok etkiledi diyebilirim. Bunun sonrasında da sanat hayatının bazı bölümleri bazı yaşadığı kırılımlar da beni çok etkiledi. Fakat öncelikle çocukluğundan bahsedecek olursak Zeki Müren çocukluğundan itibaren kendine has tacı olan birisi aslında. Oynadığı oyunlar bile diğer arkadaşlarından farklı. Ailesi tarafından biraz daha fazla korunan sakınan bir çocuk olarak yetiştirilmiş. Biraz daha içe kapanık ailenin tek çocuğu olması bunda biraz etkili. Aynı zamanda kendisini cılız bir çocuk olarak tanımlıyor. Gözlükleri olan bir çocuk olarak tanımlıyor. Dolayısıyla aslında onun gözlükleri bile arkadaşlarıyla sokak oyunları oynamasının önünde bir engel teşkil etmiş. Daha çok bez bebekleriyle vakit geçirdiği bir çocukluğu olmuş. Sonrasında da eğitim hayatına başladığında çok başarılı olmuş ve öğretmenleri tarafından hemen keşfedilen bir yetenek olmuş aslında. Öyle bir başarı öyküsü var ki onunla büyüyen bir başarı öyküsü bu. İlkokuldan ortaokula kadar yaşadığı süreçte bile başarıları katlanarak artıyor. Sonrasında lise ve üniversite yıllarında zaten yıldızı çok parlayan bir isim her zaman arkadaşları tarafında sevilen yer yer eleştirilen fakat bu eleştiriler karşısında bile çok akılcı davranışlarla birlikte bu eleştirileri bertaraf edebilen bir yönü olduğu için her zaman başarılarına başarı eklemiş bir insan aslında. Bunu sanat hayatında da zaten yükselişinin yıllar içinde türkiye için ne kadar önemli bir isim haline geldiğini görebiliyoruz.

Zeki Müren Rekabetçi Bir Sanatçıydı

Ben bugün o yaşanılanları düşüp değerlendirdiğimde evet Zeki Müren gerçekten rekabetçi yer yer hırslı azimli bir sanatçıymış bence. Bülent Ersoy’la uzun yıllar süren bir rekabetleri olmuş. Bülent Ersoy 1970li yıllarda sahnelere çıkmaya başladı aslında. Zeki Müren tabii bu dönemde 15-20 yıllık sahne tecrübesine sahip bir isimdi. Fakat Bülent Ersoy’un çıktığı dönemlerde gazino izleyicilerin ilgisi Bülent Ersoy’a doğru kaymaya başladı. Bu dönemde gazinocular kralı olarak adlandırılan Fahrettin Aslan maksim gazinosunda Bülent Ersoy’u sahneye çıkartmaya karar verdi.

 

O dönemde aslında Zeki Müren tam 11 yıldır Maksim gazinosunda sahne alan bir isimdi ve her akşam program yapıyordu. O dönemin gazino kültüründen de bahsediyoruz tabii ki kitapta Türkiye tarihinde çok fazla örneği bulunmayan bir süre 11 yıllık bir süre. Dolayısıyla Zeki Müren, Bülent Ersoy’un Maksim gazinosunda sahne almasını aslında istemedi. Belki bir nevi önüne ket vuracak bir şekilde Fahrettin Aslan’a “ya o ya ben” diyebildi fakat buna engel olamadı. Akabinde de maksim gazinosundaki çalışmasına son verdi. O dönemden sonra bir daha asla maksim gazinosunda Zeki Müren’i görmüyoruz ve Fahrettin Aslan’la da hiçbir şekilde diyalog kurmuyor. Bu olayın üzerine Fahrettin Aslan kendisine defalarca çiçek gönderiyor defalarca telgraf gönderiyor fakat Zeki Müren bunların hiçbirisine yanıt vermiyor ve rekabeti kıyasıya bir şekilde sürdürmeye devam ediyor.