Yazardan Direkt koordinatörü Çağla Miniç , Akademik Bakış Programında Michael Kuyucu’nun konuğu oldu. Çağla Mini katıldığı programda kişisel destekli yayıncılık hakkında bilgiler verirken bu modelde kitap yayınlamak isteyenlerin neler yapması gerektiğini ve Yazardan Direkt Yayıncılığın çalışmalarını anlattı.
Yazar Sürecini Kendi Kendine Yönetiyor
Kişisel yayıncılık dediğimiz şey kısaca anlatmak gerekirse şöyle bir şey: Yazarın bunu yazdıktan sonraki süreci de kendi kendini yönetebilmesi diyebiliriz. Yani kitabını yazdıktan sonra kişisel yayıncılık yapan bir yayın evi ile anlaştığı noktada yazar seçtiği hizmetler için bir ödeme de bulunuyor, bir hizmet bedeli ödüyor fakat kitabın bütün telif hakları ve satış gelirleri yazara ait oluyor.
Kişisel Yayıncılıkla Klasik Yayıncılığın Farkı
Önce kişisel yayıncılık ile klasik yayıncılık farkından bahsedeyim sonra hizmetlerden bahsedeyim. Klasik yayıncılık da şöyle oluyor; kitabın telif hakları ve satış gelirlerinin büyük bir çoğunluğu yayınevine ait oluyor. Bu aslında çok uzun zamandır ve bütün dünyada yapılan klasik yayıncılık sistemi. Kişisel yayıncılık çok daha yeni tabi klasik yayıncılığa göre. Avrupa’da ve Amerika’da çok çok daha uzun zamandır var ama Türkiye’de son 5-6 yıldır var diyebileceğimiz bir sistem. En büyük fark aslında yazarın kendi kitabının telif haklarına ve satış gelirlerine sahip olması aynı zamanda da kitabının editörlük çalışması kapağı gibi konularda da söz sahibi olabilmesi.
Destekli Yayıncılık Yeni Ortaya Çıkan Bir Model
Şimdi destekli yayıncılık dediğimiz başka bir sistem çıktı. Kişisel yayıncılık ve destekli yayıncılık yapan yayın evleri de ufak ufak kendini göstermeye başladı. Aslında aynı sektörde yazara alternatif sunma gibi düşünebiliriz bunu.Tabi şöyle bir şey var, yazarın kafasında kitap kapağı ile ilgili kitap kapağı dediğimiz için oradan ilerliyorum çok net bir fikir olabiliyor bazen, bazen de hiçbir fikir olmayabiliyor. Tabii ki hiçbir fikri olmadığında bizim editörlerimiz grafikerlerimiz bu konuda yazarı yönlendiriyor ya da yazarın kafasındaki fikir çok net olsa bile bazen o kitabın satışının kötü etkileyebilecek bir kapak fikri olabiliyor. Yada içeriği ile uyuşamayabiliyor. Tabii ki önerilerle yazarı yönlendiriyoruz ama günün sonunda kararı biz vermiyoruz yazar veriyor.
Sektörel Açıdan Bakınca Kitabın Tanıtımı Çok Önemli
Tanıtımı yanına çok çok çok önemli demek lazım. Şahsi olarak bana sorarsanız kitabın içeriği daha önemli fakat sektörel olarak bakıldığında kitapta tanıtım daha önemli. Bir de şöyle bir şey var sokaktaki insan bu kitabın tanıtımını görmezse, yani bu kitapla hiç bir yerde karşılaşmazsa onun içeriğine de ulaşamaz zaten. Kitabı duymazsa, bilmezse içeriğine zaten ulaşamaz. Dolayısıyla tanıtımı, kapak tasarımı bunlar çok önemli. Çünkü kitabın vitrini bunlar. Ama tabii ki araştıran ve çok spesifik alanlarda okuma yapan okurlar aradıkları kitaba tanıtımsız da ulaşabiliyorlar. Ancak hem sektörel olarak hem de dediğim gibi kitabın bilinirliği açısından tanıtım gerçekten çok önemli.
Ön Sipariş Olayı Bence Doğru Değil
Ön sipariş olayının doğru olduğunu düşünmüyorum, kitabın satacağından emin oluyorlar. Şöyle emin oluyorlar, bu kişiler yani bu çok ünlü kişiler zaten bir takipçi kitlesine sahip, özellikle günümüzde sosyal medya bunu çok kolaylaştırıyor. Dolayısıyla bu kişilerin takipçi sayısına bile bakarak kitabın ne kadar satacağını aslında ön görebiliyorlar diyebilirim. Kitapların yeni çıkanlar rafında olması ya da bir kitapçıya ya da bir markete girdiğinizde en önde durması, afişlerinin her yerde olması… Aslında bunların hepsi reklam kampanyaları yani bunlar gerçekten kitap çok sattığı için o rafta olmuyor kitap çok satsın diye o rafa konuluyor. Bunlarda reklam kampanyasının parçaları aslında. Gerçekten çok okunanlar değil çok okunmasını istedikleri kitaplar o rafa konduğu noktada onlar gerçekten çok okunan kitaplar oluyorlar.
Dijitalleşme Kitapları Tamamen Yok Etmez
Şöyle düşünüyorum kitapların CDler kasetler kadar yok olacağını düşünmüyorum ama ufak ufak da azalmaya başladı diye görüyorum. Şimdi e-kitaplar var. Bir yandan sesli kitaplar var. Dolayısıyla çağa ayak uydurmak gerekiyor. Biz de her kitabımızı hem kitap haline getiriyoruz hem de yakın zamanda bütün kitaplarımızı da sesli kitap haline getirmeye başlayacağız. Bunun için bir uygulama üzerinde de çalışıyoruz. Ama kitaplar mesela müzik dinlerken eskiden işte MP3 playerlar vardı ondan önce Walkmenler vardı cd playerlar vardı, taşımak biraz daha zor oluyordu. Şu an her şey telefonda olunca telefondan müziğimizi rahatça dinliyoruz. Evet artık telefondan kitap da okuyoruz, kitabı dinleyebiliyoruz da. Buda biraz daha hızlı hayatın içinde kolaylık sağlıyor ama bir yandan da hala insanlar oturup sakinleşip kitap okumayı biraz daha dinlendirici bir aktivite olarak yapmaya devam ediyorlar. Okullarda da biliyorsunuz tabletle eğitime geçildi dolayısıyla yeni gelen nesil çok daha dijital gelmeye ve öyle gelişmeye devam ediyor.
Yirmi Otuz Yıl Sonra Durum Değişebilir
Bu sebeple bence e-kitapların ve sesli kitapların popülerliği artacak ancak kitaplar tamamen yok olmayacak diye düşünüyorum ve umuyorum. Biz hala sahaflara gidip çok aradığımız bir kitabı bulmaya çalışıyoruz. Birinci baskısını bulup heyecanlanıyoruz dolayısıyla bunun tamamen yok olmayacağını düşünüyorum. Kitap sektöründe dijitalleşme yavaş ilerliyor dolayısıyla henüz bir tehdit değil şu an alternatif olarak görünüyorlar, ama 20-30 yıl sonra belki de tehdit olarak görülmeye başlayabilir.
Programı Dinlemek İçin: