Doç.Dr. Berna Kömürcüoğlu Akademik Bakış’ta Michael Kuyucu’nun Konuğu Oldu

TÜSAD Enfeksiyon Çalışma Grubu Başkanı Doç.Dr. Berna Kömürcüoğlu Akademik Bakış’ta Michael Kuyucu’ya 6 Eylül 2021 ‘de eğitime başlayan ilk ve orta eğitim okullarının pandemi ile mücadelede neler yapması gerektiği konusunu anlattı. Haftada iki kez PCR testi yapılması gerektiğine vurgu yapan Kömürcüoğlu, okulların fazla pandemi hazırlığı yapılmadan açıldıklarının da altını çizdi. Doç.Dr. Berna Kömürcüoğlu’nun Michael Kuyucu’ya yaptığı açıklamalar şöyle:

İlk ve Orta Öğretim Öğrencileri Aşılanma Programına Alınmadılar

Maalesef henüz ülkemizde ilköğretim ve orta öğrenim öğrencileri aşılanma programına alınmadılar ve sınıf mevcutlarına yönelikte maalesef diyorum bu iki sene içinde herhangi bir düzenleme yapılmadı. Yani yeni okullar inşa edilmedi, sınıf mevcutlarının azaltılmasına yönelik bir girişim yapılmadı, daha fazla öğretmen alınmadı.

Sınıf Mevcutlarında Bir Yenileme Yapılmadı

Bende veliyim takip ediyorum. Yani biz yine eski sınıf mevcutlarıyla bu çocuklar yada farklı saatlerde müfredat: dağıtılmış müfredat, iki bölme sabahçı öğlenci gibi vs. Ya da fasılalı eğitim gibi Salı Perşembe geliyorlardı geçen sene. Öyle bir şey şu an önerilmedi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından. Sınıf mevcutları okul mevcut durumlarında bir ek yenilenme ve yeniden bir düzenleme yapılmadı. Bu nedenle aynı mevcutlarda tahminimiz ve aynı 5 gün standart müfredat saatinde bu çocukların okula gitmesi planlandı.

Ailelerin Tam Doz Aşı Olması Lazım

Bizim hedeflerimizden birincisi öncelikle çocukların ailelerinin tam doz aşılanarak, bu çocukların ailelerinden okula enfeksiyon getirmesinin ve burada yayılmasının önlenmesi. Öğretmenlerin okul servis şoförleri, kantinci, temizlikçi, güvenlikçisi gibi okulda çalışan bütün personelin tam doz aşılanması gerekir. Hem çocuklardan onlara enfeksiyon geçmemesi, hem o açıdan kendilerini koruyacaklar hem de onlarda oluşan enfeksiyonların çocuklara geçmesini önlemeye çalışmalıyız.

Haftada En Az İKİ Kez PCR Testi Yapmak Şart

Tam doz aşılı olmayan okul personelinin de çocuklarla yüz yüze çalışmaması gerekiyor. Taramanın amacı nedir? Erken saptamak. Bunu PCR ile yapabiliriz. Yine tabipler birliğiyle biz çalışma yaptık dernek olarak. Burada da taramaların nasıl yapılacağına yönelik örnekler getirdik. Hızlı tarama kitleri var. Yine sürüntüden yapılabiliyor. PCR dan daha farklı çabuk çıkıyor sonuçlar. Hemen anında 10-15 dakikada çıkıyor. Piyasada da var. Özel de satılabiliyor hızlı tanı kitleri olarak satılıyor. Etkinliği bir miktar düşük olmakla beraber bununla da anında tarayabilirsiniz. Bu şekilde en az haftada 2 kez taranarak insanların okula kabulü sağlanabilir. Neden? 5 günde hastalık ortaya çıkıyor. Hastalık olup tanı konana kadar o sürede o kişi çalışırsa okulda bulaştırıcı olur. O nedenle onu önlemek için haftada iki kere tarama şart. Avrupa’da yurt dışındaki bazı ülkelerde haftada 3 kere tarayın diyorlar. Ama tabii ki bu çok ciddi bir hem ekonomik bir yük hem iş gücü yükü.

Aşı Olmayan On-Line Çalışmalı

Tabii ki aşı yapma veya yapmama bir insanın hakkıdır. Bir müdahale de o kişinin rızasını almanız gerekiyor. Ama eğer siz bunu kabul etmiyorsanız siz kendi tasarrufunuzu ancak kendi bedeniniz, vücudunuz için yapabilirsiniz. Sizin bulaştırıcı ya da hasta olmanız durumunda diğer insanları hastalık ve ölüm tehlikesiyle- ki hele bu okulda çalışanlar için çocuklar için çok büyük risk- karşılaştırıyosanız eğer böyle bir tasarruf kullanıyorsanız yönetim de sizi aktif olarak yüz yüze çocuklarla çalıştırmama gibi bir inisiyatif kullanabilir. Bu o kişinin insanlık ya da öz hakkına bir saldırı değildir. Sizin kendi seçiminizin bir sonucudur. Bu sanıyorum okullarda da artık bazı ülkeler bunu uygulamaya başladı. Özellikle toplumda insanlarla birebir yüz yüze çalışılan yerlerde eğer işte aşınızı yaptırmıyorsanız tabii ki o sizin hakkınız ama ben sizi aktif olarak insanlarla birebir bu pozisyonda çalıştıramayacağım diyor. Online çalıştırmaya devam edilebilir tabi o kişi ama onda da aynı şartlarda çalışabilir mi bir iş gücü ya da ekonomik kayıp mı olur. Tabi bunların hepsi kişinin kendi tasarrufunun sonuçları. Bunlara da katlanması gerecek.

Aşısız Bir Öğretmenin Çocuğumun Dersine Girmesini İstemem

Aynı şey sağlık sisteminde de tartışılmaya başladı. Çünkü yine biliyorsunuz son günlerde sağlık çalışanlarından da ülkemizde vefatlar artmaya başladı. Bunların bir bölümünün de aşısız olduğunu ya da tam aşılanmamış olduğunu görüyoruz. O nedenle artık aşının koruyuculuğunu hem bu şekilde görüyoruz. Bu kişilerde eğer aktif çalışamazlarsa nerde ne şekilde çalıştırılacaklar, ekonomik kayıpları olacak mı ? Bunlara da artık bir açıklama ve bir çözüm getirilmesi gerekiyor. Ben mesela aşısız bir öğretmenin kendi çocuğumun dersine girmesini istemem. Çünkü bizim sonuçta dava açma hakkımız olması gerekiyor birey olarak. Çünkü siz bundan zarar görürseniz sizi zarar uğratan insanın nasıl malpractice yasaları var. Hekimin yanlış bir uygulamasında siz kendi hakkınızı koruyabiliyorsunuz. Bu her sistemde de aynı şekilde olması gerektiğini düşünüyorum ben.

Programı Dinlemek İçin: