Doç. Dr. Ersoy Soydan, “Akademik Bakış”a konuk oldu

Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Ersoy Soydan, Doç. Dr. Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu “Akademik Bakış” programına konuk oldu.

Fakülte hakkında bilgiler veren Soydan, “Kastamonu Üniversitesi 2006 yılında kurulmuş, biz 2012 yılında fakültemizi kurduk. Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesini Kurucu Dekanımız Prof. Dr. Ayhan Biber, 2012 yılında ilk öğrencilerini almaya başladı ve şu an 1800’ü aşkın öğrencisi var. Ben de 2013 yılında Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünün kurucu bölüm başkanı olarak başladım. Yüksek lisans programlarımız da var. Okulumuzun 2 yıl önce tamamlanan çok modern bir binası var ayrıca yani bunun yanında tam donanımlı radyo ve televizyon stüdyoları da kuruldu. İddia ediyorum ki, Türkiye’nin sayılı radyo televizyon stüdyolarından biridir. Hemen hemen ilk iletişim alanında yüksek ve doktora eğitimi görmüş öğretim üyeleriyle biz eğitimimize devam ediyoruz. Aşağı yukarı arkadaşlarımızın hepsi bizim fakülte bünyesinde yetişmiş insanlar ve biz gayet mutluyuz öğrencilerimizin de son derece aktif olduğunu söyleyebiliriz. Biz İstanbul’a uzakta bir kent olmamıza rağmen öğrencilerimizle birlikte film festivalleri düzenliyoruz. Örneğin 7 yıldır film festivali Kastamonu’ya geliyor, kendimizin de gördüğü ve basına yansıyan haberlere göre. Festivalinin en yoğun ilgi gördüğü kent geçen sene benim de akademik danışmanı olduğum medya iletişim topluluğuyla beraber yaptık. Festivalde bugüne kadar 4’ü yabancı olmak üzere 22 farklı konuk ağırlamıştık. Altın Portakal’ın jüri başkanı Zeki Demirkubuz başta olmak üzere ki, Zeki Bey yaklaşık 3-4 yıldır yine konuğumuz oluyor. Festivalde 11 ödül alan Ali Özel ve birçok yönetmen, oyuncu konuğumuz oldu. Daha önceki yıllarda da Tolga Karaçelik, Başak Köklükaya, pek çok yönetmen ve oyuncu okulumuzda konuk oldular.” dedi.

Üniversite olarak temel üsluplarının öğrenci odaklı olmak oluğunu ifade eden Soydan, “Çünkü öğrenciniz yoksa yani öğrenci sizi tercih etmezse kapanırsınız, bu kadar basit. Öğrencinin bize rağbet etmesi gerekir. Devlet ya da özel olmanızın aslında çok bir anlamı yok. Çünkü şu an seçenek çok ve üniversite sayısı her geçen gün artıyor. Yeni yeni üniversiteler kuruluyor ve insanların sizi tercih etmesi için bir gerekçe olması lazım. Çok şükür biz bu konuda son derece şanslıyız. Hemen hemen bütün kontenjanlarımız doluyor hatta fazlası geliyor. Yatay geçişler ve dikey geçişlerle yani beklediğimizden fazla öğrenci geliyor, diyebiliriz. Bu anlamda kapasitemizin üstünde bile geldiğini söyleyebiliriz ancak bunun sürekli böyle gideceğini düşünmek yanlış olur çünkü her yerde olduğu gibi öğrenci memnuniyeti esas alınması gereken bir şey zaten biliyorsunuz yani burada uyum süreci gibi üniversitelerin evrensel manevra yaptığı iş. Öğrenci memnuniyeti falan esas alınıyor. Aslında bu çok önemli bir şey çünkü insanlar seçiyor artık nerede okuyacaklarını nerede eğitim göreceklerini. Eğitim süreci ağır bir süreç özelde de öğrenci olsanız devlette de öğrenci olsanız aile bütçenizi bir bölümünü buraya ayırmak zorundasınız. O nedenle herkes seçici olmak için çalışıyor ve kendi çapında bir araştırma yapıyor. Hiç kimse yani kötü muamele göreceği veya kötü bir eğitim alacağı yerde okumak istemiyor, hakkı da var tabii ki bu konuda.” diye konuştu.