Dr. Funda Lena: “Ürünün Tanıtımı Ürünün Kendisinden Daha Önemli”

 

“Türkiye’nin Müzik Endüstrisinde Çeşitlilik” adlı kitabında müzik endüstrisinin sorunlarını, medya ile olan ilişkilerini ve müzik endüstrisinde yaşanan tekdüzeliği kaleme alan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Funda Lena, Michael Kuyucu ile Akademik Bakış programında Doç.Dr. Michael Kuyucu’nun sorularını yanıtladı. Funda Lena, konuk olduğu programda artık bir ürünün tanıtımının ürünün kendisinden daha önemli olduğunu ve pazarlamanın müzik sektöründe çok önemli bir yer aldığının altını çizdi. Funda Lena, Michael Kuyucu’ya şu açıklamaları yaptı

Sadece müzikte değil tüm sektörlerde en zor kısım PR.  Ürünün tanıtımı, ürünün kendisinden daha önemli. İçerik tamamsa gerisi önemli değil diyenlerdendim, ama çok yanıldığımı gördüm. Bu işin önemini sonradan anladım. Önceden albüm fotoğraflarımı bile önemsememiştim, meğerse ilk bakılan şeylerden biri oymuş. Bütün sektörde böyle. Satın alacak kişi önce ambalaja bakıyor. İçerik tabii ki iyi olmalı, ama ilk dikkati çeken ve satışı sağlayan şey ambalaj.

“Medya İnsanlara Onların İstediği Şeyi Değil, Onların İstemesini İstediği Şeyi Verir”  

Türkiye’de yaşayan insanların büyük kısmı ana akım pop müziği seviyor. Tarkan, Murat Boz, Aleyna Tilki, Demet Akalın, Hande Yener gibi şarkıcılar ana akım oluyor. Çoğu insan bunu seviyor, ama bu sever hale gelme süreci; tekrar tekrar çalınmasıyla ilgili. Kendi tercihiymiş gibi görünmesi aslında maruz kalınma sonucu insanların buna alışması durumu oluyor. Kulağınıza neyin aşina olması, sizin neyi sevdiğinizle çok alakalı. Küçüklüğünde arabeski çok dinlemiş olan birisi bugün arabeski seviyor. Küçükken evde sürekli pop dinleyen insan, bugün pop müziğini seviyor. Ana akım medyanın sunduğu müzik insanlara bir sinyal gibi gidiyor ve insanlar da bunu sever hale geliyor. Medya insanlara onların istediği şeyi değil, onların istemesini istediği şeyi verir. Yeni bir şeyleri insanlara sevdirtmek de bir süre işi ve kendine bir süre tanıyıp yeni şeyleri insanlara vermeyi denemek zaman kaybı diye düşünüyorlar. 2000’lerden sonra standartlaşma daha da kötüye gitti. Bunun da sebebi, rekabetin artması ve radyoların reklam pastasından aldığı payın azalması. Bazen de yapım şiketi yeni birini çıkarmaya karar veriyor ve medyayla da arasında bağ var ve medyayla anlaşıp o kişiyi sıfırdan pompalayıp başarı haline getiriyorlar. 2000’lerin başında beklenti şuydu; hem müzik sektörlerinde, hem de diğer sektörlerde küçük üreticilerde var olabilecekti. Her şey erişilebilir çünkü. “Ama erişilebilir olmak, insanların gelip size erişeceği anlamına gelmiyor” dedim ben hep. Neden erişemiyorlar? Birincisi milyonlarca şeyin arasından seçim yapmak insanları zorlayan bir şey ve birilerinin önerisine tabi olmak daha çok tercih ediliyor. Müzik sitesini açtığınızda hep belli başlı 10-15 sarkıcılar çıkıyor. Ya da parayı bastırıp reklam yapanları görüyoruz. Güya YouTube bunu benim tüketici olarak hoşuma gideceği şeyi düşünüp veriyor ama böyle olunca benim yeni şeyler keşfetmemi engelliyor. Facebook’ta da ana sayfamı açtığımda zaman tünelinde zamanlamaya göre gönderiler çıkıyordu, şimdi popüler olanları sadece gösteriyor. Niye sen karar veriyorsun buna? Belki popüler değil ama ben onu görmek istiyorum. Spotify’da çalışmış bir arkadaşım, Spotify’ın arama kısmına bir şey yazdığınızda öneriler çıktığında onların bile bir tanıtım ve pazarlama stratejisi olduğunu söyledi. Tanıtım dijitale rağmen birinci sırada yerini koruyor.

“Bu Sistem Bize Hep Aynı Şarkıcıları ve Şarkıları Dinlemeyi Dayatıyor”

Hep aynı kişileri dinleten bu siteme karşı, yapılabilecek 2 şey var; birincisi devletin bunu politik olarak benimseyip bir takım düzenlemeler yapması. Mesela radyo ve televizyonlara kota uygulamaları yapılabilir. Günde 1 saat Türk sanat müziği çalacaksın gibi. Kültür ürünleri, masa ve sandalye tarzı ürünler gibi ele alınmamalı. Devlet müdahalesi lazım. İkincisi de şarkıcı tarafından yapılacak şey. Bağımsız, orada burada var olamayan şarkıcıların hepsi bir araya geldiğinde yarattıkları ekonomi aslında büyük. Onların da güçlerini birleştirmesi gerekiyor. Bunu da hep meslek birliklerine öneriyorum. MÜYORBİR’in bu konuyu üstlenip yönetmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok müzik yapan insan var, ama müziğini duyurabilen çok az insan var. Bu sistem bize hep aynı şarkıcıları ve şarkıları dinlemeyi dayatıyor.