İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı öğretim üyesi Dr. Göktan Ay, CRI TÜRK’te Doç. Dr. Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu “Akademik Bakış” programına konuk oldu.
Pandemi dolayışla eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çeken Ay, “Biz yüz yüze eğitim en güzeli zaten. Yani her dalda iyidir ama sanat konularında daha önem kazanıyor biliyorsunuz yüz yüze eğitimin olması. Akademisyen arkadaşla görüşüyorum, ancak konservatuarların veya güzel sanatlar müzik bölümlerinin veyahut da eğitim fakültesi müzik öğretmenliği bölümlerinin buradan aldığı, uzaktan eğitimden aldığı başarı % 50’yi bile bulamıyor. İnternet bağlantıları nedeniyle çocuklarının gittiği yerde sıkıntılar yaşanıyor, interneti olmayan çocuklar oluyor. Bir de oradan çalarken hız kesiliyor, yavaşlıyor anlamak mümkün değil yani kişinin başarılı olup olmadığını. O bakımdan ama tabi mecbur kalındıkça yapılacak tabi bunda bir sorun yok.” dedi.
42 meslek hayatındaki çalışmalarına da değinen Ay, “42. Yıla gireceğim. İşte 42. Yılımda yazıyor, çiziyor. Her ilden arkadaşla görüşüyorum. Yani takipçisiyim yazıyorum, programlar yazıyorum şöyle olması lazım falan diyorum ama maalesef bir adım ileri gidemiyoruz, bir türlü olmuyor. Örneğin her Pazartesi 15 gün önce başlattı akademisyenlerle toplantı yapıyorum zom üzerinden. Onlarla önce güzel sanatlar üzerine tartışmıştık haftaya da güzel sanatlar fakültelerinin müzik bölümlerini tartışmaya açtık şimdi. Katılıyor arkadaşlarımız. Şöyle bir şey var; yani her bölümün veya her üniversite alanının bir sorunları var tabi haliyle ama bizim müzik alanlarının ve güzel sanatlar alanlarının birleşemediği çok şey var. İTÜ’deki bir şey anlatırken Ege’deki başka bir şey anlatıyor aynı konuda başka bir dil kullanıyor. Yani … bizim konservatuar 45. Yılını kutluyor şimdi daha eski ama bu döngünün içerisinde halen terminolojik bir dilde anlaşamadık, termonoloji dili oluşmadı. Ortak konuşamadık yani. İşte bunun üzerine 3 ay önce bir komisyon kurmuş, komisyona açıklamadılar bende onların yetkilisiyle görüştüm dediler ki işte böyle komisyonlarda sonra çok eleştiri alıyorlar diye yazmıyoruz dediler. Dedim ki konu sonra mutlaka bu rapor hazırlayanların ismini yazmanın gerekiyor dedim. Ondan sonra çünkü kimin yazdığını bilelim hatta ben yazımda onları, ben dedim. Çünkü dedim yapılan çalışma % 60 olumlu % 40 yine yanlış, onu söyledim ben yazdım gönderdim. Yani birisi musiki diyor birisi müzik diyor. Mesela geçen gün yine karıştırırken böyle şeyde o karşıma çıktı İlahiyat Anadolu Liseleri var ya onlarda bir musiki bölümü var bir müzik bölümü var. Arkadaşım musiki ve müzik aynı şey değil mi zaten? Yani ne demek istiyorsunuz siz? Bu bilgiyi size kim verdi? Bunu size kim anlattı? Bunu söyleyeni bulsam doçent mi olur, profesör mü olur yazacağım artık bunları yani bunların olmaması gerekiyor. Artı geliyoruz güzel sanatlar liselerine geçiyorum. İstanbul’da 5 taneydi hatırlarsanız şimdi 10 oldu biliyorsunuz bir ayda 5 tane daha açıldı.” diye konuştu.