MEF Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, Doç. Dr. Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu Akademik Bakış programının konuğu oldu. Prof.Dr. Muhammed Şahin, Michael Kuyucu’ya MEF Üniversitesini Anlattı:
İbrahim Arıkan Şirketlerini Okuldaki Ofisinden Yönetiyordu
İbrahim Arıkan hocamla 2012’de kişisel olarak tanıştım. MEF Dershanelerinin üzerine kurduğu şirketlerini, Yurtiçi Kargo’yu hep duyuyorum. O Türkiye’ye ilk kargoculuğu getiren kişidir. Hayatı boyunca hep yenilikler getiren bir insan, hem eğitim sektörüne hem de iş dünyasına yenilikler getirdi. Arıkan’ın holdinginde kendisine ait ofisi yoktu, MEF Okullarında bir ofisi vardı orada otururdu. Yani holdingini okuldan yönetiyordu. Holdingin müdürlerinin, yöneticilerinin toplantılarını da MEF Okullarında yapıyordu. Böyle bir eğitim aşığı insanın kurduğu eğitim kurumlarında görev almak hem büyük bir onur hem de büyük bir sorumluluk.
Önce Y ve Z Kuşağını Araştırdık
İbrahim Arıkan, 2012’den önce 10 yıl boyunca bilimsel araştırmalar yapmış, dünyada bir çok üniversiteyi ziyaret etmiş, kampüsleri gezmiş, 2012 Mayıs’ında üniversitenin kuruluş yasası çıktı. Bana İlk tanışmamızda “hocam bir üniversite kuruyorum” dedi, “farklı bir konspette üniversite kurabilirsek devam etmek istiyorum” dedi. “Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da çok değerli vakıf üniversiteleri var” dedi, “çok başarılılar” dedi, “yani benim üniversitem şununla yarışsın, bununla yarışsın ben bunu istemiyorum” dedi. “Benim üniversitemde şu farklılık var bunu somut olarak yani böyle işte kampüsüm farklı, işte hocam farklı o şekilde herkesin kullandığı klişe sözler değil gerçekten bir fark yaratsın istiyorum” dedi. “Bir araştırma yapıp bana bir sunum yaparsanız ona göre karar vereceğiz” dedi. Yaptığımız çalışmalar sonucunda eğitim sistemimizde yeni gelişen Y kuşağını inceledik, sonra da daha sonra gelecek olan Z kuşağı şimdi artık geldi zaten, geçen yıldan itibaren artık Z kuşağı da üniversite öğrencisi olmaya başladı, onları inceledik. Bunların özelliklerini araştırdık, bunlar nasıl bir öğrenme modelleriyle eğitim almalılar. Bu kuşaklar dokunarak, görerek, uygulayarak öğrenmek istiyor. Şimdi bilgi artık her yerde, sürekli kullandığım bir terim var “bugün Harward’daki bir öğrenci de Harran’daki bir öğrenci de aynı bilgiye aynı hızla ulaşabiliyor”. Onun için öğrenciyi derse çekecek başka şeyler yapılması gerekiyordu ve o zaman dedik ki Flipped Learning eğitim sistemi yani öğrenciyi aktif hale getirecek, aktif öğrenmeyi uygulayacak bir model geliştirelim. Tabi dünyada bunun o dönem uygulayıcıları vardı ama üniversite düzeyinde bir kurumsal uygulama yoktu. Halen de yok kurumsal olarak halen biz varız.
Flipped Learning Modeli ile Başladık
Flipped Learning modelinde eğitim sisteminde şöyle bir uygulama var: Gelecek hafta iki saatlik dersin var, bu iki saatlik dersin bilgi kısmı 5-10 dakikadır bize göre. Bu 5-10 dakikalık kısmı stüdyoya girip video yapıp bunu üniversitenin öğrenme yönetim sistemi var oraya yükle öğrenci oradan alsın. Video izlesinler derse öyle gelsinler. Derse geldiği zaman da böyle sıralı sınıflar yok, masa üzerinde dikdörtgen, kare biçiminde üçer beşer kişilik öğrenci grupları şeklinde bir sınıf oturma sistemi var. İlk andan itibaren dersi tartışıyorlar kendi aralarında, akran öğrenmesi diyoruz. Yani şimdi hatırlayın lisede üniversitede arkadaşınıza ders anlatırken o dersi daha iyi anlıyorsunuz değil mi? Öğreniyorsunuz, burada öğrenmenin gerçekleşmesi önemli. Hoca moderatördür derste, grupları takip ediyor izliyor, yanlış bir şey söylüyorlarsa müdahale ediyor, bir sorun yoksa da tartışmalara karışmıyor. Ondan sonra güncel bir problem sunuyor öğrenciye, bunu siz çözün diyor ve derste çözdürüyor. Yani evde yapılması gereken iş derse geliyor, derste bilgi aktarma işi eve gidiyor.
Önce Genel Eğitim Olmalı
Mef Üniversitesinde 15 bölüm var, 5 fakülte var, ana disiplinler üzerine bölümleri kurduk. Şimdi herkes her dönem soruyor “moda meslekler nedir, geleceğin meslekleri nedir. Moda meslekler modadır yani bir döneme aittir, yani o dönem bitince başka modalar gelir. Onun için ana disiplinlerde eğitim almalarınını öneriyorum, çok basit bir örnek veriyorum diyelim ki siz ağır vasıta ehliyetiniz olursa her türlü aracı kullanabilirsiniz ama motosiklet ehliyeti alırsanız bir motor kullanabilirsiniz. Yani bu da ona benziyor, şimdi makine mühendisi okursanız makinenin yalnız mühendislikleri olan tekstil mühendisliği, gemi inşaatı, denizcilik, mekantronik bunlara istediğiniz zaman yönelebilirsiniz. Ama bunlardan tek bir tanesini okursanız geriye dönüp diğer dallara geçemezsiniz. Mesela ekonomik kriz oluyor ve belli sektörler etkileniyor değil mi? Etkilenince o zaman ne yapacaksınız? Sizin ağır vasıta ehliyetiniz de yok, başka bir sektöre yöneleyim diyemezsiniz ya da yönelmek istediğinizde zorlanırsınız. Ama lisans eğitiminizin temelini ana disiplinler üzerinde oturtursanız üstüne istediğinizi yaparsınız.
Mezunlarımız Kolay İş Buldu
İlk mezunlarımızın %72si iş buldu, aslında tersten de gidebiliriz %4’ü iş bulamadı. %72’si hemen iş buldu, %12’si yüksek lisans yapıyor çoğu yurt dışında, %12’si Haziran 2018 ve Ocak 2019 döneminden Ocak’ta mezun olanlar da ilave eğitimler alıyor, sertifika eğitimleri alıyor. “Daha işi için başvuruda bulunmadım, hazırlık yapıyorum, Eylül’den sonra başvuru yapacağım diyenler” var. İş arayan sadece 4 kişi var. Bu veri 15 Haziran 2019 itibariyle o tarihe kadar hepsini aradık bir hafta içinde herkese ulaştık.
Kimse Kimseyi Kolay İşe Almıyor
Mezunlarımızı 6 ayda bir kontrol ediyoruz. Çocuklarımızın çoğu stajdayken iş teklifleri almışlar. Burada işte bu aktif öğrenmenin getirdiği bir sonucu görüyoruz. Sadece MEF Üniversitesi ya da Muhammed Şahin oranın rektörü, İbrahim Arıkan kurucu olduğu için kimse mezunu işe almaz. Üniversitenin markasından dolayı da işe almaz, orada sonuçta diğerleriyle yarışıyor mülakata giriyor, benim öğrencim ben bunu gururla ve iddialı bir şekilde söylüyorum diğer üniversitelere göre bu yönleriyle “aktif öğrenme” ile eğitim aldıkları için kendilerini daha öne çıkardıklarını düşünüyorum. Altyapılarının daha güçlü olduğunu düşünüyorum, donanımlı dediğimiz sadece mesleği değil vizyonu olduğunu, kendisinin ve kurumu adına bir vizyon koyabilecek seviyede mezun verdiğimizi düşünüyoruz.
Dünya Ekonomik Forumu geçen yılın sonunda 10 tane yetkinlik yayınladı, 2022’de sektör nasıl mezun bekliyor, 2022’de ne aranacak mezunlarda bunu dünyadaki önemli CEO’lara, CFO’larına, işverenlerine sormuş. Birinci sırada analitik düşünme diyor, ikinci sırada aktif öğrenme ve yeni öğrenme stratejileri. Biz aktif öğrenmeyi 2014’te üniversiteyi bunun üzerine kurarak öngördük. Bu büyük bir vizyondur, yani Dünya Ekonomik Forumu geçen yıl yayınladı biz onu 2014’ten beri uyguluyoruz. Şimdi bunun karşılığında yani bu şekilde yetiştiriyoruz, yani 2022’nin isteyeceği özellikleri taşıyan mezunları biz geçen yıl vermeye başladık.
Kampüs Şehir Merkezinde Olmalı
Bizim yerleşkemiz şehir içinde. Üniversiteyi kurarken bunun tarışmasını yaptık hocamla ve ekibiyle birlikte. Şehir içi İstanbul’un özellikle İstanbul’un sunduğu sosyal, kültürel , ekonomik bağlantıları, sektörle ilişkileri 100 tane üniversite kampusünü bir araya getirsen sunamaz. Yani şehir dışında çok başarılı, çok değerli bir üniversitede okuyabilirsin, iyi bir eğitim alabilirsin yani ne bileyim oradan Taksim’e haftada kaç defa gelebilirsin? Taksim’deki bir tiyatroya, bir kültür sanat etkinliğine kaç defa, boğazın güzelliğini ne kadar görebilirsin?İstanbul ikinci bir diplomadır. Bu diplomayı yaşayarak alacaksın.
Finalleri Kaldırıyoruz
Sınav yerine proje ve ürün odaklı eğitim. Yine de tabi bilgi ölçmeye dayalı derslerde hukuk, tarih gibi derslerde yine sınav olacak. Ama dönem içinde 14 hafta çalıştırın diyoruz çocukları. Yani projede, bildiğini projeye uygularsa onu içselleştirecek. Şimdi sınav odaklı bir eğitim yapıyoruz biz Türkiye’de. Çok sınavımız var bizim, belki de dünyada bizden fazla sınav yapan ülke yok. Sınavlar başarıyı getirseydi herhalde dünya sıralamalarında birinci, ikinci olurduk Bir Zaman da değişiyor artık. Yani nesil değişiyor onun için proje ve ürün odaklı eğitime geçiyoruz gelecek yıldan itibaren. İki yıl önce hocalara dedik ki “isterseniz finali kaldırın ama yerine proje koyun” bir dönemlik. Bu yıl sonunda baktık ki derslerimizin %55’inin finali var, %45’i yani neredeyse yarısı bu modele geçmiş. O zaman dedik ki iyi yoldayız devam. Kurumsal kararı aldık. Seneye final sınavlarını kaldırıyoruz.