Psikosentez yaşam koçu Cangül Soydemir, Akademik Bakış Programında Michael Kuyucu’nun konuğu oldu. Soydemir, son yıllarda popülerliği artan “yaşam koçu” kavramı hakkında bilgiler verdi ve kendisinin yaşam koçu olarak “psikosentez” yaklaşımı kullandığını söyledi. Cangül Soydemir, yaşam koçu olarak astroloji biliminden de faydalandığına vurgu yaptı. Cangül Soydemir’in Michael Kuyucu’ya yaptığı açıklamalar şöyle
Yaşam Koçluğunun Biraz İçi Boşaltıldı
Yaşam koçluğu aslında birazcık günümüzde bazen çok fazla kullanılarak biraz içi de boşaltılıyor, ama biz olumsuz kısmına pek değinmeyelim. Ben her şeyin olumlu penceresinden bakmayı tercih ediyorum. O bakımdan psikosentez yaşam koçluğu farklı bir şey. Ben psikosentez hakkında çok kısaca bir bilgi vereyim ki ne üzerine ve ne ile ilgili olarak yaşam koçluğu yaptığım daha iyi anlaşılsın. Psikosentez 20. yüzyılda modern psikolojinin kurulduğu dönemde Roberto Assagioli tarafından oluşturulmuş bir psikoloji dalıdır. Roberto Assagioli bir psikiyatrist ve bir doktor aynı zamanda o çağda yaşamış. Dolayısıyla aslında çok eski kökeni modern psikolojinin ilk kurulduğu zamanlara giden bir ekol. Psikosentezin dünyada çeşitli ülkelerde hemen hemen her ülkede hem okulları var eğitim alıyorsunuz bir üniversite eğitimi gibi psikosentez hem de terapi merkezleri var. Bu psikosentezi iki ana bacakta değerlendirmekte fayda var; bir tanesi terapi yani klinik psikologların yaptığı ve ilgilendiği alan, diğeri de benim içinde olduğum ve uygulamakta olduğum psikosentez yaşam koçluğu. İkisini birbirinden ayırmak lazım. Dolayısıyla şimdi yaşam koçluğu özellikle psikosentez yaşam koçluğu ve meditasyon eğitimi ile birlikte ele alındığında kişinin kendini tanıması kendini anlaması içindeki karanlığıyla doğru yöntemlerle yüzleşmesi dönüşerek yaşamı yönetmeye başlamasına bir rehberlik yapmak aynı zamanda.
Önce Danışanlarımın Astrolojik Haritasını Çıkarıyorum
Astroloji çok bilgelik içeren bir öğreti. Kökeni çok eski tarihlere kadar gider. Benim kullandığım yöntemin aslında patenti de var Derin astroloji isimli. Çünkü her konuda olduğu gibi onu yorumlayan kişi özellikle astroloji gibi bilgelik içeren derinlik içeren bir öğreti de yorumlayan kişinin bakış açısı, kendisinin içsel durumu ve eğitimleri çok önemli. Ben astroloji Mark Jones diye yurtdışında çok tanınan ve kendisi psikoterapist olan aynı zamanda bir astroloji hocasından eğitim aldım sertifikam oradan. Dolayısıyla ben derin astrolojiyi özellikle böyle bana danışmak için gelenlerde bir teşhis tespit olarak kullanıyorum en başta. Derin astroloji yani beynin yorumladığım içinde kişinin hem karmik dediğimiz köklerinden getirdiği enerjisel durumu hem psikolojik durumu hem genetik olarak çok önemli bilgiler veriyor bize. Bire bir çalışmalara başlamadan evvel ben astrolojik haritasını çıkartıyorum kişilerin. Ve bu bize çok zaman kazandırıyor.
Psikolojik Hijyen Yapmak Çok Önemli
Her şeyde hijyene dikkat ediyoruz ama psikolojimizde etmiyoruz. Ne demek bu? Yani şöyle, içinizdeki bir konuda illa hasta olmayı beklememek gerekiyor, içinizde bir temizlik yapmak gerekiyor bunu kast ediyorum. O da şöyle, alt kimlikler gibi korkularımızı tanımak onları dönüştürmek gibi. Yani kendi kendimize yapabileceğimiz belki bir rehberin gözetiminde yapılabilecek bir uygulama. Bir klinik, patolojik durumuna gelmeden kişinin psikolojik durumu bir hijyen oluşturması çok önemli. Kendini tanıması anlaması dürtülerinin farkına varması otomatik reaksiyonlarının kendine zarar veren olumsuz düşünce kalıplarını fark etmesi bunları anlaması ve dönüştürmesi. İşte bütün bunları yaptığında kişi kendini bilir hale geliyor. Asıl psikolojik hijyen bu bence. Çünkü o zaman bu çalışmaları kendisinde yaptıkça “hasta olma” riski azalıyor.
Kendi Enerjimizi Değiştirebiliriz
Hep şunu söylüyorum kolektifteki enerjilerimizi değiştiremeyiz ama kendi enerjimizi değiştirebiliriz. Instagram’dan gerçekleştirdiğim canlı yayınlarda “dıştan bu kadar çok etkilenmemeyi ve kendi içimizde dengede kalmayı nasıl başarabiliriz?” Hep bunu konuşuyoruz ve ben hep programlarımı bir müzikle hatta hafif de dans ederek açarım, çünkü derim ki: “Neşe ve canlılık penceresinden bakmayı öğrenmeliyiz çünkü dünyayı veya dünyanın koşullarını ya da yaşadığımız ülkeyi o ülkenin koşullarını bir birey olarak değiştiremeyiz ama kendimizi değiştirebiliriz yakın çevremizi de olumlu etkileyebiliriz.”
Dolayısıyla bu mutluluk ve mutsuzluk kavramını da böyle kendi penceremizden farklı özgün bir bakış açısı ile değerlendirirsek daha mutlu oluruz.
Program Podcast Kaydı: